Valla herşeyin bütçesi. Üstelik bunu Donald Trump’ın ABD Başkanı seçildiği sabah yazma cüretini gösteriyorum. Tüm piyasa ekranları kırmızı alarm durumundaki bir nükleer reaktörün kontrol paneli gibi yanıp sönerken –Hollywood sağolsun-, döviz kurlarının “Yuhhh, Yok artık!!!!” dedirten üstüste rekorlarına rağmen….
Ama iş yapmaya devam ediyoruz. Yarın dükkanı kapatmayacaksak sipariş almaya, satın almaya, üretmeye ve satmaya devam edeceğiz. Gelecek her ne kadar belirsiz olsa da, bu belirsizliğin kurbanı mı olmayı, onu yönetmeyi mi tercih edersiniz?
Belirsizlik, zorlu pazar ve ekonomik koşulları öngörüyorsak, işimizde düşüş bekliyorsak, bunu nasıl en az hasarla atlatabileceğimizi de planlamalıyız. Bu durumlarda “Bekle Gör” stratejisi ile plansız kalmak, bir ağır siklet boksörden gelecek yumruğu bekleyip “bakalım çarptığında ne olacak?“ demek gibi birşey… Belki de bizi biz yapan, firmamıza kimliğini veren özellikleri efektif bir şekilde kullansak resmin içeriği bambaşka olur.
Bütçe, belli dönemlerde takkeyi önümüze alıp doğru soruları sorma ve cevap bulup hareket planı yapma zamanıdır. Müşteri ne istiyor? Rakiplerim ne yapacak? Ne kadar satacağım? Fiyatım ne olacak? Kapasitem ne durumda? Maliyetlerimde nasıl değişiklikler olacak? Girdilerim döviz cinsindense bunu nasıl hedge edebilirim? Nasıl kaynaklara ihtiyacım olacak? Elimdeki kaynakları nasıl daha iyi değerlendirebilirim???
Tüm bu düşünceler günlük hayatımızda –hatta belki gece rüyalarımızda bile- beynimizi kemiriyor. İyi de bunun için ne yapıyoruz? Organizasyonumuzda bizimle çalışan beyinleri biraz da geleceğimiz için çalışmaya yönlendirmek gerekiyor. Günlük koşturmacalarda patinaj çekerken ileriye doğru nasıl gideceğiz, direksyonu nereye kıracağız? Nasıl projeler geliştireceğiz?
Bütçe için ürünlerimizi, insan ve diğer her türlü kaynağımızı, tedarikçilerimizi, müşterilerimizi veri olarak önümüze koyup olası dış etkenleri denkleme dahil ederiz; ulaşmak istediğimiz noktaya gelmek için ne yapmamız gerektiğini sorgularız. Bütçenin tutmayacak olması sizi düşündürmesin; hiç bütçeniz olmadığınızda hedeften sapmanız %100 olacak zaten. Hedefinizi belirledikten sonra güncel hayatta düzenlemeler yapmak daha kolay.
Korkmayın; bu süreci yönetmek yörüngede bir uzay istasyonu yapmak gibi birşey değil… Organizasyon yeteneğinizi konuşturmanız yeter. Şirketinizde birçok bölüm kartlarını açık oynayıp birbiriyle işbirliği yapmak zorunda olacak ve yönetici olarak sizin göreviniz bu koordinasyonu sağlamak.
Bir sonraki yazımda şu bütçe konusunda proses üzerinde duracağım.
Sağlıcakla kalın, enseyi karartmayın….
Bir Yanıt
Murat Gökçe
Bütçeyi ve bütçenin önemini hiç bilmeyene bile bu kadar yalın ve etkileyici anlatabilmek bence çok değerli. Malum, basit olan zordur. Hala çok büyük cirolara imza atan bir çok firma maalesef bu işlerden bi haber. Teşekkürler.
Yakup Ceki Besleyen
Galiba eksiklerimizden biri planlama. “Kervan yolda dürülür” diyerek hareket ettikçe, hep sürpriz yaşıyoruz. Kriz çözme yeteneğimiz gelişiyor ama sürprizleri önceden yoketsek günlük işleyişimizde daha rahat edeceğiz.