17. yüzyılda başlayan Sanayi Devrimi’nden önceki Ortaçağ sürecinde Avrupa kıtası sosyal yapılanma ve devlet sınırlarının değişiklikleri ile meşgul oldu. Sanayi Devrimi’yle başlayan süreçte madencilik, lojistik, mühendislik gelişip insan hayatının odak noktasını değiştirdi. Sanayi Devrimi’yle beraber her teknik gelişme bir diğerini tetikledi.
Günümüzde, yeni bir yaşam formunu tecrübe ediyoruz. Teknolojiden sadece haberdar olmak değil, onu nerede ve nasıl kullanacağını planlamak gerekiyor. Bu gelişmelerin getirdiği sosyolojik değişim, ihtiyaçlarımızı da beraberinde değiştiriyor. Teknik gelişmelerden haberdar olmayan firmalar, kendi Ortaçağ’larından çıkmakta her geçen gün daha fazla zorlanacaklar. Gelişmelere göre planlama yapmayanlarsa sadece günü kurtarıp geleceklerini karanlıkta bırakmaya devam edecekler gibi.
Sanayi Devrimi sırasında temel sorunlara çözüm getirilmeye başlandı. Ancak belki de tarihte ilk defa teknik buluşları yapanlar bu işten para kazanmaya başlıyordu. Artan dava sayısıyla beraber patentle ilgili kanunlarda hızlı iyileştirmeler yapılmak durumundaydı. Ancak bilgiye ulaşmak ve etkileşim yavaştı. Günümüzde ise herhangi bir konuda bilgi edinmenin kolay olduğunu söylemek yanlış olmaz. Önemli olan, var olan bu bilgi ve beceri ile ne yapıldığı, hangi ihtiyaçlara cevap verildiği veya hangi ihtiyaçların yaratıldığı.
Gün geçtikçe ihtiyaçlar çeşitleniyor ve bu ihtiyaçlara hızlı cevap etmek şirketler için giderek daha da zor hale geliyor. Tek bir konuda uzmanlaşmak yerine farklı konulara değinen çözümler bekleniyor. Tüm bunların ışığında, birbirini tamamlayan ürün ve hizmetleri üretenler arasında ortaklıkların artacağını veya aynı bünyede toplanacağını öngörmek hayalcilik olmaz. Bu durum, aynı sektördeki firmaların birleşmesi haricinde sektörlerin de konsolidasyonunu gerektirecek gibi.
İçinde rekabet olmayan bir sektör bulmak neredeyse imkansız. Aile şirketlerinin ortalama 2-3 nesil sürdüğü hesaplanmış. Bir de sektörlerin birleşeceğini ve yeni rekabetin, ihtiyaçları daha hızlı şekillendireceğini düşünürsek gelecek daha da zorlu.
Bilgi’ye sahip olmak sadece bir başlangıç. KOBİ’ler günlük koşturmacalarından başlarını kaldırıp dünyayı daha ileri seviyede takip edebilmeli. Sadece alışılagelmiş üretim yapmak değil, tasarlamak zamanı… Tasarılar sadece ürünlerle sınırlı olmayıp bu firmaları değişen dünyaya entegre edebilmeli.
Bir Cevap Yazın